Evde, sokakta, yalnızken, bir arkadaşımızla birlikteyken hatta bazen rüya olup karşımıza çıkar bu iç ses. Çeşitli konularda konuşur. Bazen bizi yargılar, bazende en yakın dostumuzdan ailemizden daha sıcak davranır. Nasihatler verir, uyarılar verir, kıskançtır aynı zamanda samimidir. Kimdir bu konuşan? O an yaptığımız işi destekler konuşursa kendimiz olduğunu düşünürüz. Destek görmüyorsak sol yanımızdaki melek işte deriz. Ay hatta şeytan aklımıza fitne sokuyor pissss :). Peki içimizde dönen bu teatrallik de nedir?
İyice kafamız karıştığına göre önce başka bir tanımdan bahsetmek istiyorum. Sonra nasılsa hep birlikte toplarız. Benim iç sesimi ayrıştırmama epey faydası olan kelime ego. Kelime anlamı 'ben, benlik' yani sözlükler öyle söylüyor. Halk arasında genelde kendini düşünme anlamında yorumlanıyor birde azıcıkta fesatsak bu tanım sadece kendini düşünüp bizi ezecek olan anlamına bile gidiyor. Ben ilk defa düzgün bir ego tanımına sevgili Aykut Oğut'un Evrenden Torpilim Var kitabında rastladım. Ego: Karşılaştığımız bir olay karşısında çoğunlukla çocuk yaşlarda aldığımız kararlar bütünü. Örnekleyecek olursam; sadece çok çalışan insanlar başarılı olur, para kolay kazanılmaz, kahveyi çok severim gibi kararlar. Egonun kararları illa dramatik olayları kapsamak zorunda da değil. Mavi rengin favoriniz olması bile çocukta sevdiğiniz bir olay ya da kişide o rengin bütünleşmesinin sonucu. Kısaca ego yaş kaç olursa olsun aldığımız kararları kaydeder ve bu durumun sonsuza kadar gitmesi için elinden geleni yapar. Aman ne sinsiymiş demeyin onun görevi bu. Verilen komutları sürekli güncel tutmaya çalışırken bizleri rutine sürüklüyor.
Tamam rutinler söz konusu olunca konuşan egoymuş. Hiç mi yenilik yapmıyoruz hayat hep rutinde mi? Bir de içsel rehberlik var. O bizim özümüz. İnançlı olup olmamak önemli olmaksızın her insan içinde bir her şeyi bilen parça olduğuna inanır. Bize ışık tutan yaratıcı yanımızı ortaya çıkaran konuşmalar yapansa içsel rehberlik.
Ego ya da içsel rehberlik ikisi de biz. Aralarındaki farkı da şöyle açıklamak istiyorum. Yeni bir niyet ortaya koyduğunuzda ya da bir karar aldığınızda kafanızın içinde hem egonun hem içsel rehberliğin konuşmaları olacak. İkisini ayırt etmek aslında çokta zor değil. Ego konuşurken geçmiş ve gelecek zaman kiplerini tercih eder. Size karşı yargılayıcı olabilir. Acımasız ithamlarda bulunabilir. Ve ben dilini kullanır. İçsel rehberlik şimdiki zamanda yaşar. Yani anda yaşar. Genellikle size karşı hoşgörülüdür. Ve sen dilini kullanır. Bu yazdıklarımdan sonra egoda ne sinsiymiş dememenizi öneririm. Egonun tek amacı sizi alışık olduğunuz yerde tutmaya çalışmak. Karşınızda bir kişi varmış gibi ikna edin. Ona deliller sunun ki niyetleriniz sizden uzaklaşmasın.
SEVGİLER
Merhaba...
YanıtlaSilBana yorum yazıp ziyaret etmişsiniz, teşekkürler. Ancak, ben sizi blog takipçi listemde göremedim, bir sorun mu oldu acaba?
Tekrar kontrol ettim blogunuzu takip ediyorum. blogger kullanıcı adım Ben İlsu yüksek ihtimalle öyle görünüyorumdur ya da google plus kullanıcı adımladır geri dönüşünüz içinde çok teşekkür ederim :)
YanıtlaSilTamam diğer isminizle buldum:) Bloğunuz hayırlı olsun. Güzel sözleriniz için de çok teşekkür ederim. Görüşmek üzere...😊
SilTeşekkür ederim :) Görüşmek üzere :)
Silbana da beklerim :)
YanıtlaSilhttp://gezgiccift.blogspot.com.tr/
Hoşgeldiniz. Ziyaret ediyorum hemen:)
SilBen de aynen şeytana meleğe bağlardım,grup ve iç rehberi. Ya da şöylemi desek empati gücümüz arttıkça egomuz azalıyor aslında. Yerine koyamadığımız ve alternatifsiz düşündüğümüz için mi egomuz şişiyor. Farklı bir konuyu yorumlamışsınız. Çok da hoş olmuş kaleminize sağlık
YanıtlaSilBu güzel yorum için çok teşekkür ederim:). Aslında benim fikrime göre ego sabit bir olayla karşılaşınca pozitif ve ya negatif illa bir karara bir koruma mekanizmasına ihtiyaç duyup egoya direktif veriyoruz. Egoda rutin sevdiği için değiştirmek istediğimiz zamanlarda iç ses olarak ortaya çıkıp bizi çaydırıyor. Empati egoyu ikna etmek için özel bir güç. Tabi değişime karar verdiysek.
YanıtlaSilÇok güzel bir yazı olmupş cnm ;)
YanıtlaSilTeşekkür ederim o senin güzelliğin :)
SilEgonun biraz daha korumacı bir yapısı olduğunu anlıyorum yazdıklarınızdan. İçsel rehberlik ise yeni olana karşı biraz daha cesur bir tavır sergiliyor sanırım. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilBloğunuzu takibe aldım.
Hoşgeldiniz o halde :) Ego bir tür emir eri gibi aslında geçmişte ne söylediysek o durumu korumaya çalışıyor ve yöntemleri bazen bize sert görünebiliyor:) acımasız çok kelimesini duymuşluğum vardır kendisinin :)
SilOldukça hoş bir yazı olmuş, kaleminize sağlık. Bu tarz yazılarınız olacaksa merakla bekliyorum. :)
YanıtlaSilGenel olarak bu türde yazmayı planlıyorum ara ara kendimden bir şeylerde yazacağım tabiki ama genel formu böyle olsun istiyorum. Beğenmene çok sevindim teşekkür ediyorum :)
SilBen geldimm..:)
YanıtlaSilHoşgeldin sık sık görüşebilmek dileğiyle :)
SilCanım merhaba, yorumun üzerine geldim! :) Seni bir türlü takip listemde bulamayınca Google +Plus'tan geldim. :/ Ego'yu genelde sevmem ama bazı durumlarda savunma mekanizması olarak çok işe yarıyor. :) Güzel açıklamışsın. Eline sağlık. :)
YanıtlaSilHoşgeldin:) takipçi listende google plus ismimle görünüyorum yüksek ihtimalle. Bende ego hain onu sevmiyorum diyenlerdendim ama sonra sonra düşününce korumaktan başka görevi olmayan bir şey olduğuna ikna oldum.
SilHüzün sarısının etkinliğinden bana gelince bende hemen geldim bloguna hayırlı olsun:))
YanıtlaSilHoşgeldin. Teşekkür ederim :)
Silmelabaaaağ, bloguma da hoşgeldiin aramıza daaaa görüşürüz yineee kiiii :)
YanıtlaSilHoşbulduk sık sık görüşmek dileğiyle :)
Silgüzel bir yazı olmuş. keşif etkinliğinden geldim sizi takipteyim bloğuma da beklerim sevgiler :) http://efsaninguncesi.blogspot.com.tr/
YanıtlaSilhemen bakıyorum sevgileeer :)
SilBu ne tatlı bi blog :D
YanıtlaSilBeğenmene çok sevindim :) Sende bloguma hoşgeldin o zaman :)
Sil