O ADAM

Ülkemizin kahramanı, yüce gönüllü insan. Çocukken benim için en büyük kahraman olan, uzunca bir süre ailemden olduğunu düşündüğüm adam Atatürk. Hatta öldü sözünün anlamlandıramadığım için bir kaç mektup yazdığım atam. Hayatını okudukça öğrendikçe hep hayranlık duymuşumdur. Ve nasıl olur, bu kadar azimli insan var olur diye sorguladığım zamanlarda olmuştur.
Okumayı 4-5 yaşlarındayken öğrenmişim, hala nasıl öğrendiğimi bilmiyorum. Uzun yıllar kardeşimde olmadığı için hep tek başına bir çocuktum. Haliyle evde boş geçirdiğim çok vaktim oluyordu. Yakın yaşta kardeşiniz yoksa oyun çocuğu olmuyorsunuz. Ya anneci ya da  değişik uğraşlar edinen bir çocuk olursunuz. Bende kitap alışkanlığı edinmiştim. Komşu çocuklarının önceki yıl okudukları ders kitapları olurdu evimizde. Bende tüm gün sayfalarına bakar dururdum. Her kitabın ilk sayfasında aynı adamın resmi. Büyük dedemin onunla ilgili anlattığı hikayelerle büyüdüm diyebilirim. Kendisi 8-9 yaşlarındayken Kurtuluş savaşını olmuş. Savaş bitince ve kazanınca Atatürk'ü görmüş olan dedem onunla ilgili hikaye anlatıyorsa demek ki o adam ailedendi. Akşamları babamı da kimdir? nedir? şimdi nerede? Atatürk isim mi? gibi sorularla baya bunaltmışlığım vardır. Atatürk; Türklerin atası. O zaman kesinlikle bizim ailemizden olmalıydı. Hem resimleri de bana benziyordu sanki :). Hatırladıkça çocukluk hallerime gülerim. Aslında yüz olarak hiç benzemiyoruz çaktırmayın. Elimdeki kitaplar büyük sınıflara ait olunca sadece içindeki okuma parçalarını okuyabiliyordum. Ya da sadece onlar benim için anlamlıydı diyelim. Annemin başınıda baya şişirmişimdir herhalde (sabırlı kadın:)). Okuma parçası Atatürk hakkındaysa daha ilgili okumaya çalışıyorum. Çünkü o aileden. Şehir dışında okuyan dayıma mektup yazardı annem, bende Atatürk'e. Keşke saklasaymışız ne yazmışım okumak isterdim doğrusu. Ben illa yollayalım diye yaygara kopardığım için şehirde meydanda bulunan Atatürk heykelinin altına bırakıyorduk. Bende nasılsa okuyor diye yazmaya devam ediyorum tabi. Sonra bir yerde öldükten sonra Anıtkabir'e gömüldüğünü okudum. Böylece mektup yazmayı bıraktım. Hakkında çok şey okuyarak büyüdüğüm her yeni okumamda da gönlümü daha da fetheden bu adama ne kadar minnet duysak azdır. Hatta matematiği sevmeminde sebeplerinden biridir Atatürk. Küçükken bir yerde geometri kitabı yazdığını okumuştum. Babama sorduğumda onun çok zeki olduğunu onun kadar zeki olmak istersem matematiği sevmem gerektiğini söylemişti. Böylece matematik çalışmayı hiç bırakmadım.


Bugün 10 Kasım ölümün üzerinden 78 yıl geçmiş. Her 10 kasımı buruk geçiririm. Klişe diyenler olabilir ama O kendisini seven her Türk'ün kalbinde yaşıyor. Her Türk ondan özellikler barındırıyor. Benim çocukluk dönemime ışık tuttuğu gibi çocuklarıma da ışık olacaktır buna eminim.


Sevdiğim bir kaç sözünü paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum.

''Benim naçiz vücudum nasıl olsa bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ebediyen yaşayacaktır.''

''Benim ümidim gençliktedir.''

''Yüksek Türk! senin için yüksekliğin hududu yoktur. İşte parola budur.''

''Türk çocuğu ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde kuvvet bulacaktır.''

Ruhun şad olsun...

2 yorum: